O, İETT’nin sporda efsaneler yazdığı 1970’li yıllara çocuk gözleriyle tanıklık etmiş bir isim. “Çocukluk ve gençlik yıllarımızda İETT’nin spor takımları vardı. Biz onları heyecanla takip eder, büyük feyiz alırdık.” diyen ve spor hayatını halen Almanya’da sürdüren dünya şampiyonu tekvandocumuz Yılmaz Helvacıoğlu’nu İstanbul ziyaretlerinden birinde yakaladık. Kendisiyle spor, kent ve ulaşım üzerine küçük bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Helvacıoğlu, “Beş kıtayı gezdim, ama burası kadar güzel bir şehir görmedim.” dedi.
Söze sizi daha yakından tanıyarak başlayalım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
"Elbette. Ben 1961 Düzce doğumluyum. İlk ve ortaokuldan sonraki öğrenim hayatıma yurt dışında devam ettim. Daha sonra lisanslı olarak futbol ve boksun yanı sıra tekvando, kikboks gibi uzak doğu sporları da dahil çeşitli dallarda başarılı sonuçlar elde ettim. Türk milli takımı için Avrupa ve dünya şampiyonalarında bulundum ve uzun yıllar sonra nihayet 1983’te Ali Rıza Alan’dan sonra Türkiye’ye ilk altın madalyayı tekvando alanında getirdik. Şu anda yaşamımı Almanya’da antrenör olarak sürdürmekteyim. Alman milli takımı için dünyada dereceler yapmış birçok sporcu yetiştirdim bu süre içerisinde. Orada tekvando üzerine kulübüm var, ayrıca başka kulüplerde antrenör olarak çalışıyorum. Organize olarak spor hayatımı bu şekilde sürdürüyorum."
Şampiyonalar dolayısıyla dünyanın birçok ülkesine gittiniz. Dışarıdan bakan bir göz olarak İstanbul’u değerlendirmenizi istesek...
"Biz spor vasıtasıyla beş kıtaya gittik. Çok güzel ülkeler ve şehirler gördük, fakat bizim doğduğumuz yer, ülkemiz olmasından dolayı mıdır bilmiyorum ama burası kadar güzel bir şehir gördüğümü söyleyemem kendi adıma. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri bence İstanbul. Almanya’daki paskalya tatilinden yararlanarak görme ve gezme fırsatı bulduğum İstanbul’u ulaşım araçlarıyla yaşamak hala büyük zevk veriyor bana. Nostaljiyi hatırlamak için tünele, tramvaya ve vapurlara biniyorum. Bu araçları kullanmaktan hiç bıkmam."
Bütün otoriteler İstanbul’un en öncelikli sorununu ulaşım ve trafik yoğunluğu olarak tanımlıyor. Dünyanın büyük metropollerinde durum bizden farklı mı?
"Biz başka şehirlerde bulunduk, uzun yıllardır da Almanya’da yaşıyoruz. Bu yaşadığımız şehirlerde sorun yok demek mümkün değil elbette, yalnız İstanbul gibi iki ayrı kıtaya yayılmış, dünyada örneği bulunmayan büyük bir şehir olmanın avantajlarının yanında dezavantajları da var tabii ki. Bunu bu zamana kadar hizmet veren İETT ile; ulaşım ağını genişleterek, bir problem varsa revizyona giderek toparlamak mümkün diye düşünüyorum. İstanbul’da yaşayan insanların tümünün geçmişinde bir İETT gerçekliği var. Bizim de çocukluğumuza ve gençliğimize dair İETT’li hatıralarımız var. Bazı ulaşım araçları artık yok ama biz o yaşadığımız zamanları bir anı olarak hayalimizde canlı tutuyoruz.
İETT gibi yüzyıla damgasını vurmuş kurumların dünyada benzeri az bulunur. Biz isteriz ki adı İstanbul’la özdeşleşmiş böyle bir kurum daha uzun yıllar hizmet versin. Bu kurum sporda da başarılı olmuş, geçmişte birçok gence iş imkanı sağlayarak onların sanatsal alanda ürün vermesine yardımcı olmuş, bağrından bir başbakan çıkarmış. İETT’nin önümüzdeki yıllarda sosyal sorumluluk alanını genişleterek bilim, sanat ve sporda yine başarılı isimler yetiştirmesini dilerim."
Bir sporcu olarak sizce başarılı olmanın, geçmişi geleceğe taşımanın sırrı nedir?
"Bunu sporcu kimliğiyle söyleyecek olursam inanmak ve çalışmak derim. Yapmak istediğiniz işe inanmak ve bu yönde çalışmaları en iyi şekilde sürdürmek. Çocukluk ve gençlik yıllarımızda İETT’nin spor takımları vardı. Biz onları heyecanla takip eder, onlardan büyük feyiz alırdık. Bugün yeniden o takımlar tekrar canlandırılsa çok güzel olur diye düşünüyorum. Dalım tekvando olduğu için şunu açıklıkla söyleyebilirim: Türk tekvandosunu sırtlayabilecek bir şehir varsa o da İstanbul’dur. Kurumların da desteğiyle tabii."